IHH Yetim Sponsorluk Sistemi
   
  KOZANSIKI KÖYÜMÜZÜN SİTESİNE HOŞGELDİNİZ
  GELENEK VE GORENEKLERiMiZ
 


DÜĞÜNLERİMİZ 

(Düğün yapana ev kurana Allah yardım eder. Kişilerde buna vesile olur)

Köyümüzde düğünlerimiz cuma günü cuma namazından sonra başlar. Genel olarak davul ve zurna ile düğün eğlenceleri desteklenir. Cuma günü öğleden sonra davul çalmaya başlayınca. Köyden bir kişi ve haliyle çocuklar eşliğinde davul ve zurna köyün evlerini tek tek dolaşır. Bu bir nevi davetiyedir. Davet etme faslı bittikten sonra, köyün gençleri arasında yarışmalar tertip edilir. Bunlar zaman zaman değişse de genel olarak koşu, güreş tutma, hedef vurma şeklindedir. Koşular umumiyetle çayır dediğimiz köy mezarlığımızın yanında bulunan okulumuzun bahçesini oluşturan ve Sarıalan Köyü istikametine giden yol üzerinde yapılır. Koşuda birinci gelene düğün sahibinin cömertliğine bağlı olarak hediye verilir. Ama yerleşmiş bir gelenek olarak horoz, tavuk verilmesi adet olmuştur. Hatta adet o kadar yerleşmiştir ki, tavuğa koşmak deyimi ile söylenir olmuştur.  Hedef vurma ise zaman zaman uzak bir mesafeye toprağa dikilen bir metal kaşığın vurularak yerinden çıkarılması şeklinde yapılır. Güreş konusunda söylenecek söz yok. Ata sporumuz karakucak güreşleri. Sırtı yere gelen veya pes diyen güreşçi yenik sayılır. Son ayakta kalan kazanır mükafatı alır. Yarışlardan sonra eğlence düğün sahibinin uygun gördüğü yerde devam eder. Cuma günü yapılan eğlenceler genel olarak köy gençlerinin katılımı ile yapılır. Cumartesi günü misafirlerin gelmesi ile düğün şenlikleri doruğa çıkar. Düğünlerimizde Köçek oynatmak diye bir adet vardır. Bu adette bayan kılığına girmiş bir kişi ortada oynar. Bu esnada misafirler. Düğün alanının çevresinde halka şeklinde toplanırlar. Gelen misafirlere yemek ikram edilir. Köçek sıra ile çemberi oluşturan insanların önlerine gelerek oyununa devam eder. Köçeğin yanında elinde genel olarak bizim Halbur dediğimiz büyükçe bir elek tutan ve düğünün düzeninde gitmesine yardımcı olan bir kişi yer alır. Köçeğin önüne gelerek oynadığı kişi. Gönlünden ne koparsa halburun içine düğün sahibine yardımcı olmak amacı ile hediyesini (para) bırakır. Köçek oyunundaki amaç düğüne iştirak edenlerin eğlenmelerinin yanı sıra düğün sahibine yardım etmeledir. Köçek oyunu bittikten sonra meydan gençlere kalır. Eğlencenin sabaha kadar sürdüğü olur. Bu arada  gelin köyünden gene bizim tabirimizle citci gelir. Bunlar gelin kızın ailesinden ve köyünden kişilerdir. Citci olarak gelen kişilerin bir dediği iki edilmez gönülleri hoş tutulur. Biraz latife olsun diyerek zaman zaman citci gelen kişiler isteklerini abartsalar da bu da düğünlerimizin bir başka güzel adetidir. . Gene bu gece için hazırlanmış olan su böreği açık arttırma ile satışa çıkar. Gelen misafir gruplar kapalı zarf ile su böreğine fiyat biçerler. En çok para hangi grubun zarfından çıkmış ise su böreğini o grup yer hem de keyifle, buradaki amaç hoşluk olması ve gene düğün sahibine yardımdır. Eğlencenin arasında damada damat kınası yakılır. Damat kınası yakıldıktan sonra damadın arkadaşları damadı alır gider. Yarına dinlenik çıksın diye espriler yapılarak erken yatsın latifeleri ile birlikte damat gönderilir. Pazar günü sıra gelin almak işine gelmiştir. Gelin almaya gidilirken genel olarak konvoy oluşturulur. Gelin köyünde eğlenceler yapılır ama bunlar kısa sürelidir. Dışarda gençler eğlenirken. Gelin evinden gelin ve gelin ile birlikte gönderilecek çeyizi, eşyası alınır arabalara yüklenir. Burada da bahşiş almak için. Gelin evinin kapısının açılmaması, gelinin eşyalarının verilmek istenmemesi gibi adetler yapılır. Bahşişler verilir eşyalar ve gelin alınır. Bu kez yol kesmeler başlar. Yol kesmelerde gene olarak ufak tefek tatsızlıklar çıkar ama bu konuda da artık eskisi kadar karmaşa yaşanmamaktadır. Gelin alındıktan sonra bu kez başka bir yarış başlar. Buna da yastık götürme yarışı, yada müjde verme yarışı denir. Konvoydaki arabalardan bahşişi kapmak için daha hızlı gidip gelin geliyor müjdesini veren kişi de gelin geliyor müjdesinin karşılığını alır. Gelin geldikten sonra misafirler giderler. Gerdek gecesi sabahı bu kez köyümüzüm hanımları Duvak dediğimiz adeti yaparlar. Şimdilerde pek uygulanmayan bu gelenekte ise. Daha çok eşya hediye edilir yeni evlenen çifte. Duvak gününe sadece gelin katılır. Geline yakın akrabadan getirilen eşyalar sıra ile (Ebede ebede başın girsin sepete teyzesinden bir sini) gibi nidalar ile hediyeler söylenerek alınır.

TİRİT 


Aslında Kavak ilçemizin bütün köylerinde yapılagelen bir yemek olmakla beraber. Hısım akrabaların toplanmasına vesile olmasından dolayı geleneklerimize girmiş bir adetimizdir. Tirit bir merasimdir. Yemek yemekten ziyade bir şenliktir. Kimse tirit yapıp yalnız yemez. Bu durum da onu çok özel kılar.
 

Gelelim Tirit yapımına:
Tirit kaz eti ile yapılan bir yemektir. Kaz etinin yanısıra yufka ekmeği ve bulgur pilavı ile desteklenir ve tirit için olmazsa olmaz şart kaşıkla yenmez. Tirit için kesilecek olan kaz 3 hafta öncesinden besiye yatırılır. Bunun tam günü 21 dir ne bir eksik ne bir fazla tam 21 gün beside kalır kaz. Bu esnada kaz mısır ile beslenir. Bunun amacı kazın tamamen yağlanması ve bilindiği gibi kaz ve ördek gibi hayvanlar sulak yerleri çok severler. Dolayısı ile suyun da çok temiz olanını seçmek gibi bir davranışları da yoktur. Besiye yatırmakla hayvanın içinin tamamen temizlenmesi de sağlanmış olur. 21 günlük besi süresinden sonra kesilen kaz tüylerinden arındırılıp tütsülenir. Temizlenen deri yüzülür. Deriler bir tavada tamamen eritilir kurutulur. Diğer yandan kaz eti bir başka tencerede haşlanır. Haşlana etler evin hanımları tarafından bir güzel kemilkerinden ayrılır. Bu arada haşlama suyu ile bulgur pilavı hazırlanır. Bulgur pilavının içine kazın yağından ve kızararak kurumuş olan deri parçalarından atılır. Diğer yandan tiritle beraber yemek için yufka ekmeklerimiz açılır. Köyümüzde bu ekmeklere yoka derler. Köyümüzün konuşma şivesi herkes bilir Ankara şivesine yakındır. Biz İstanbul şivesini sonradan okullarda öğrendik. Analarımız anne, emmilerimiz amca, nenelerimiz babaanne, anneanne sonradan oldular. Aman dedelerimize büyükbaba demeyi unutmayalım bu arada.  Açılan yufka ekmekleri sac üzerinde fazlaca pişirilmeden ateşten geçirilir. Hazırlanan ekmekler özel olarak üçgen şeklinde kesilir. Kesilen ekmekler daha önceden hazırlanmış olan (kazın derileri ve yağlarından elde edilen) yağ ile yağlanır. bunun da bir usulü vardır elbette. Yufkayı öyle hadi yağlayalım deyip yağa tamamen batırırsanız acaip bişi olur o yenmez. Sadece uçları yağa dokundurulur sonra yufka ekmeklerinin yağlı kısımları çapraz şekilde üst üste dizilir. Hepsi bitince bir güzel karıştırılır her tarafı yenecek kıvamda yağlanmış olur. Yufka ekmekleri, bulgur pilavı, kaz eti ve yiyecek olan misafirler de hazır olunca pilav büyükçe bir sininin üzerine dökülür. Yufka ekmekleri sininin kenarlarına dizilir. Yerken oluşabilecek tıkanmalara önlem olarakta kase kase hoşaflar hazırlanır. Hoşaf eksik olursa tirit yemeği de eksiktir demektir. Herşey hazır olunca kaz etleri getirilir pilavın üzerine boca edilir. Yufka ekmekleri ile yemeğe başlanır. Efendim yufka ekmeği ile kaşıksız nasıl yenir? Güzel bir soru. Cevabı gelip görmeniz gelmeden 21 gün önce haber vermeniz randevulaşmanız gerekmektedir. Muhakkak ailenin toplanması şartı ile tabiki. Yoksa adet olmaz sadece tirit yiyerek karnınızı doyurmuş olursunuz.




Tirit yerken ve yedikten sonra

 
  Bugün 5 ziyaretçi (14 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol